Mutlu Evliliğin 5 Sırrı

Herkes mutlu bir evlilik yapmak ister. Tanışmanızdan nikah masasına kadarki süreçte müstakbel eşinizi tanımak için büyük çaba harcarsınız. Evlendikten sonra da bu tanıma süreci devam eder. Aslında bir insanı tanımak için bir ömür çoğu zaman yeterli olmaz. Ancak mutlu olmak için her zaman bir yol vardır. Bu yolu aramaya karar verdiyseniz, iyi niyetle devam ettiğinizde mutluluğu yakalamanız içten bile değil!

Mutlu bir evlilik birçok kişi için günümüzde uzak bir ütopya olarak görülebilir. Böyle düşünen kişilerin tamamen haksız olduğunu da söyleyemeyiz. Ne yazık ki, evlilik süresi uzadıkça mutluluğun önündeki engeller de çoğalıyor. “İyi günde kötü günde” sözüyle başlayan evlilikler zamana karşı çeşitli sınavlara giriyor ve bazen başarısız oluyor. Ancak evlilikte mutluluk “ulaşılmaz bir hedef” değildir. Eşinizi anlamaya çalışarak dengeli davrandığınızda ilişkinizin tahmin edemeyeceğiniz derecede iyileştiğini görebilirsiniz. İki tarafın da mutlu olma hedefini paylaştığı bir evlilik ilişkisinde şartlar eşlerin lehinedir. Karşılıklı güven, anlayış ve sevgi söz konusu olduğunda, iletişim kanalları da açık kaldığında evlilikte mutluluğu sağlamak hiç de zor değildir.

Bu yazıda, mutlu bir evlilik için çiftlere bazı tavsiyeler bulabilirsiniz. Elbette “mutlu evliliğin” tüm çiftler için geçerli genel – geçer kuralları yoktur. Ancak aşağıda okuyacağınız 5 madde, sır olarak adlandırılsa da aslında uygulaması oldukça kolay konulardan ibarettir. Tüm bunların ötesinde ise altın kural, birbirine değer vermektir!

 

1) Tartışmaların Doğal Olduğunu Unutmayın

Her şeyden önce şunu aklınızdan çıkarmayın: Dünyanın en mutlu çiftleri bile tartışıyor! Evet, tartışmaya sahne olmayan ilişkiler anormaldir. Ailenizle, arkadaşlarınızla ya da eşinizle tartışmadan uzun vadeli bir ilişki kuramazsınız; bunun tersi insan doğasına aykırı bir durumdur. Bu açıdan, hiçbir evlilik de sürekli mutlu olmaz. Tüm ilişkilerde olduğu gibi evliliklerde de inişler ve çıkışlar vardır. Ancak kavga ederken, mutlu çiftler birbirlerinin bakış açısını dinler, tartışmanın raydan çıktığını anlar ve gerekli onarımları zaman kaybetmeden yapar. Çiftlerin mutluluğu bu anlayışın sürekli hale gelmiş olmasından ileri gelir.

Çevrenize dikkat ederseniz, en mutlu çiftlerin birlikte en zor zamanları göğüsleyen çiftler olduğunu görürsünüz. Öyleyse, eşinizle bazen tartışsanız dahi bu tek başına kötü bir durum değildir ve endişelenecek bir durum yoktur. O sıralarda ikiniz de zor zamanlar geçiriyor olabilirsiniz. Bu zor zamanların ilişkiniz açısından bir tehlikeden ziyade bir fırsat olduğunu unutmayın.  Tartışmalarınız aslında evliliğinizin gayet normal olduğun anlamına gelir. Çünkü tartışmak, iletişimin bir ölçüde sürdüğünü gösterir. İletişim söz konusu ise çözüm de her zaman mümkündür. Burada dikkat etmeniz gereken nokta, tartışmalarınızın onur kırıcı ve saygısız bir çizgiye sapmasına mani olmaktır. Bu şartları sağladığı takdirde tartışmalar evliliğinizin olgunlaşmasına vesile olacak, birbirinizi ve önceliklerinizi daha iyi tanımanızı sağlayacaktır. Bunları yapmanın gerçekten de çok zor olmadığını aklınızdan çıkarmamalısınız.

 

2) Birbirinizin Güçlü Yanlarına Odaklanın

Geçmişte kalmış ufak tefek sorunlar çoğu zaman can sıkıcı olabilir ve onları hemen unutmak her zaman kolay değildir. Bu “ufak tefek sorunlar” zamanla büyüyerek bazen eşinizden nefret etmenize dahi yol açabilir. Mutlu bir evlilik için eşinizin büyük ya da küçük tüm güçlü ve zayıf yönlerini önceden kabul etmeniz ve bunlara karşılık gerçekçi beklentileri belirleyebilmeniz gerekir.

Partnerimize güçlü yanlarını kullanmalarına yardımcı olduğumuzda daha fazla ilişkisel memnuniyet yaşarız. Birbirinizin güçlü yanlarına odaklanma ve onları destekleme konusunda mutabık kaldığınızda birbirinize en büyük iyiliği yapmış olursunuz. Böylece, eşinizin şikayet ettiği zayıf noktalarınızı güçlendirmeniz için de olanak bulursunuz. 

Sonuç olarak evlilik, karşılıklı anlayış ve saygı yoluyla mutlu hale getirilebilir. Bunun için de tüm yönlerinizi bütüncül bir şekilde değerlendirmeli, eşiniz açısından da aynı değerlendirmeyi yapmalısınız. Karşılıklı anlayış prensibini gözettikten sonra bu konu da kolaylıkla size olumlu katkı sağlayabilecek bir şekilde ele alınabilir. Güçlü yanlarınıza odaklandıkça bu yanlarınızın nasıl geliştiğini görecek, böylece daha motive bir şekilde birbirinize destek olacaksınız.

 

3) Eşinizin Sizi Tamamlamasını Beklemeyin

Sizi tam anlamıyla gerçekleştirmek için eşinize güveniyorsanız bu, birey olarak büyümeyeceğiniz aşırı bağımlı bir ilişkiye yol açabilir. Sağlıklı bir ilişkiye sahip olan çiftlerin birbirlerini “tamamlamak” yerine “desteklemesi” gerekir. Tamamlamak kimi zaman olumlu anlamlarda da kullanılabilir. Ancak burada kastedilen, sanki eksikmişsiniz gibi, eşinizin bunu tamamlamasıdır. Doğru tanım eksiklik yerine “geliştirilmeye açık yanlar”dır. Herhangi bir konuda boşluk hissine sahipseniz bunu bireysel olarak da doldurabilirsiniz. Tek yapmanız gereken eksikliği tespit etmek ve bunu gidermeye yönelik adımlar atmaktır. Eşiniz, hayat arkadaşınız olarak elbette bu anlamda size destek olacaktır. Bununla beraber, evliliği bireysel gelişiminize ket vuracak bir süreç haline getirmekten kaçınmalısınız. Güçlü bir birey aynı zamanda güçlü bir eş olmaya en yakın adaydır. Siz güçlendikçe ilişkiniz de güçlenecektir. Bu güçlenme evresi için eşinizi vazgeçilmez bir oyuncu olarak algılamak yerine sizi destekleyen en önemli unsur olarak görmelisiniz. “Eşim olmadan asla” cümlesi, iyi niyetle kullanılsa dahi bazı zamanlarda kötü sonuçlar doğurabilir. İlişkinin tümünde olduğu gibi bu konuda da dengeli bir yaklaşım hem sizin hem eşinizin hem de ilişkinizin olumlu bir yönde ilerlemesi adına hayati önemdedir.

Tamamlama meselesi, aşırı korumacılık anlamında da tezahür edebilir. Elbette bazı noktalarda erkek – kadın fark etmez eşini korumak güzel bir özelliktir. Ancak aşırı korumacılık bireysel gelişime engel olacak seviyeye varmamalıdır. Diğer konularda olduğu gibi bu konuda da çözüm sağlıklı bir iletişimden geçer. Eğer eşinizin size karşı aşırı korumacı bir yaklaşımı olduğunu düşünüyorsanız bunu uygun bir dille eşinize anlatabilir ve beklentilerinizi açıkça onla paylaşabilirsiniz. Bu şekilde ilişkinizi karşılıklı güven içinde yeniler, ileride karşılaşabileceğiniz daha ciddi sorunların önüne erkenden geçersiniz.

 

4) Birlikte Eğlenin

Yoğun iş temposu kimi zaman hayatımızı çekilmez ölçüde stresli bir hale getirebilir. Hayat genel anlamda stresli bir hale geldiğinde kendinize zaman ayırmak iyi bir çıkış yolu olacaktır. Bununla beraber, hayat arkadaşınızın bu yolda olmasını istemek en doğal hakkınızdır. Birlikte acılara ve sıkıntılara göğüs germek gibi “birlikte eğlenmek” de ilişkinizi derinleştirecek, birbirinizi daha iyi tanımanıza yardımcı olacaktır. Birlikte eğlenme alışkanlığı bir “çift mizahı” oluşmasına kadar gidebilir. Bu, o çifte özel bir mizah anlayışıdır ve uzun bir süre birlikte eğlenmeyi bildiklerini gösterir. Elbette buna sahip olmamak bir eksiklik değildir. Çoğu zaman birlikte film izlemek, birlikte yemek yapmak ya da buna benzer basit aktiviteler dahi birlikte eğlenmek için yeterlidir. Burada önemli olan, hangi aktivitenin ikinize birden “iyi geldiğini” görerek bunlara hayatınızda yer açmaktır. Birlikte eğlenmeyi alışkanlık haline getirdiğinizde ilişkinize de neşe gelecektir. Birlikte ağlamak gibi birlikte gülmek de birbirinize karşı güven ilişkisini güçlendirecektir. Güveni sağlamak, aranızdaki bağı güçlendirmede en büyük destekçi olacaktır.

 

5) Birbirinize Değer Verdiğinizi Hissettirin

 Birçok insan duygularını ifade etmekten kaçınır. Bunu çoğu zaman karakter özelliklerimizle ilişkilendirerek meşrulaştırmaya çalışırız. Oysa ki sevgi, saygı, ilgi ve beğeni gibi duygular karşımızdakine ifade edildiği ölçüde değer kazanır. Hele de bir evlilik ilişkisinden bahsediyorsak bu gibi duyguların iletişime konu olması daha da büyük önem kazanır. Eşinize onu ne kadar sevdiğinizi söylemek klasik bir tavsiye olabilir. Ancak her ne kadar klişe gibi dursa da bu, zannettiğinizden daha etkili bir iletişim çeşididir. Sevginin yanı sıra diğer olumlu duyguları da paylaşmaktan kaçınmamalısınız. Örneğin eşinizi çok güzel ya da yakışıklı buluyorsanız bunu söylemek istediğinizde söylemekten çekinmeyin. “Zaten eşim, evlenmişim, beğenmeseydim evlenir miydim?” gibi bir düşünce ilk bakışta mantıklı gibi görünse de durum hiç de öyle değil! Televizyon izlerken, yemek yerken ya da başka bir günlük sıradan etkinlik sırasında “seni çok beğeniyorum” gibi bir cümle eşinizde tahmin edilemez ölçüde olumlu bir etki yapabilir. Üstelik bunun karşılığında muhteşem karşılıklar da alabilirsiniz!

Evlilikte gerçekten mutlu olmak için, çiftlerin uyum sağlamak için istekli olmaları gerekir. İhtiyaçlarımız daima değişir, insanlar olgunlaşır ve ilişkiler değişir. Öyleyse bugün ihtiyacımız olan şey, yıllar sonra ihtiyacımız olan şey olmayabilir. Dengeli bir dansta birbirini bükmek, esnetmek ve döndürmek çok önemlidir. Buna benzer biçimde, başarılı evliliklerde de, her kişi diğerine destek olabilir, böylece olabilecek en iyi kişi haline gelebilirler ve bu da birey olarak ve bir çift olarak olgunlaşma anlamına gelir. Evliliğinizi “mutlu bir evlilik” haline getirme idealini eşinizle paylaşıyorsanız yürümeniz gereken epey uzun bir yol var. Elbette insan ilişkilerinin tümünde olduğu gibi evliliklerde de çok sayıda sorun karşınıza çıkacaktır. Ancak bunların çözümü için yeterli bir sebebiniz var: Eşinizi çok seviyorsunuz! Böyle bir durumda hayatta birtakım fedakarlıklar yapmak daha az zor olacaktır. İletişimi sürdürmek, karşılıklı anlayışı alışkanlık haline getirmek ve duygularınızı çekinmeden ifade edebilmek mutlu bir evliliğe giderken size yardımcı olacak kilometre taşlarıdır.

Mutlu bir evliliğin çok sayıda sırrı bulunur. Bunlar sır olarak nitelendirilse bile aslında bildiğimiz prensiplerdir. Tüm çabalarınıza rağmen işler yolunda gitmeyebilir, endişe etmenize gerek yok. Böyle durumlarda bir uzman desteği almak hem sizi rahatlatacak hem de çözüm odaklı girişiminizi kolaylaştıracaktır. Kendinize fırsat verin ve psikolojik destek almaktan çekinmeyin. Unutmayın, bugün hayatınızın geriye kalan ilk günü!

10 yılı aşkın süredir bireysel ve çift alanında çalışmalar yapan Klinik Psikolog Sabri ÇAKAR’a 02242476717 & 05423407980 nolu telefonlardan veya sabricakar@morita.com.tr mail adresinden ulaşabilirsiniz. Klinik Psikolog Sabri ÇAKAR, 40 yıldır çiftler üzerine araştırmaların sonucu olan Gottman Çift Terapisi metoduyla çiftlerle çalışmaktadır. 

 

Klinik Psikolog Sabri ÇAKAR
Morita Danışmanlık
İhsaniye Mahallesi Kartallar Sokak No:4/1 Kat:3 Nilüfer/BURSA
02242476717 & 05423407980
www.morita.com.tr
sabricakar@morita.com.tr

 

 

Yorum Alanı